28 Kasım 2010 Pazar

Egypt Chronicles Episode 2 - Pert 1 Yer!


Neden Episode 2'den başlıyoruz diye düşünebilirsiniz. Aslında bu Mısır'a ikinci gelişim. 2 ay kaldıktan sonra 15 gün caanım ülkemde geçirdim. Ve yine buradayım. Episode 1'i merak edenler için, kısa bir zaman sonra www.mangasuyu.com'da yaoi manga türünde yayınlıyacağım, duyurulur.

Yazmamın bir nedeni cidden yazmaya değer geneli trajikomik şeylerin başımdan geçmesi. İkincisi ise, suspiciousninjagirl'ün telkinleridir :D.. neyse başlıyalım bakalım nasıl oalcak...

Öncelikle Bir Global Değişken atıyalım ... 1 TL = 4 Mısır Paundu... Bunu akılda tutarak okumaya başlıyabiliriz...

İstanbuldan bindiğim uçak ile dün(27.11.2010) saat 13:30 itibariyle "antigüzide" şehir kahireye indim. Valizim şanssızlığıma yakışır bir şekilde banttan en son çıktı. Nerden anladın derseniz, ben valizi beklerken herkes alacağını aldı ve yaklaşık 10 dakika yanlız başıma bekledim :D.. tam kayıp bürosuna gidecektim ki geldi...

Kahire havalimanı kalsiği olan "valiz sonrası bölümde ölümüne yavşayanlar" segmentine doğru seyirtmeye başladım. Bir yandan da içimden "Şu kısmı atlatayım bir şey istemiyorum" geçiyordu ama halt etmişim... Önce klasik bir durum olan elinde, üstünde arapça birşeyler yazan- ki bunu yazan tosun okuyana kosun bile yazıyor olabilir- tutan birisi yanıma yaklaştı diyaloğu aktarıyorum.

Mısırlı çirkin dolandırıcı bay X: Merhaba ya Baaşa (Baaşa Paşa demek. Mısırlılar "p" ye "b" diyorlar.)
Ben : İstemiyorum !! (Ne söyliceklerini biliyorum çünkü)
Mısırlı çirkin dolandırıcı bay X: Ama bak ben hükümet görevlisiyim pasaportunu görebilirmiyim?
Ben : Göremezsin ! (Çünkü hükümet görevlisi falan değiller. Daha önceki deneyimimden biliyorum ki pasaporta bakıyor ve yanlış kapıdan çıktığımı 50 Paund cezası olduğunu fakat istersem kendisinin bu işi 10 Paunda halledebileceğini söylüyor yersen 10 Paund cepte. )
Mısırlı çirkin dolandırıcı bay X: O zaman taksi lazım mı?
Ben : Hayır şöförüm var.
Mısırlı çirkin dolandırıcı bay X: Hediyelik eşya? (Her şeyi deniyor. Yüz vererek konuşursan 20 Paunda saxo da der en sonunda eminim :D)

Neyse kendilerine çizdikleri adam kafalama hava sahasından çıkıp dış kapıya seyirtiyorum. Kapıdan çıkar çıkmaz akıl alamıyacak derecede çirkin erkeklerden oluşan bir güruh karşılıyor beni. Hepsinin derdi bana taxi çakabilmek. Hepsinin elinde fotokopi bir fiyat tarifesi. Daha önceden biliyorum. Otel ile Hava alanı arası 30 Paund tutuyor. Bu yavşakların en ucuzu 130 Paund :D Bir şey dediğinde de listeyi gösterip napalım tarife böyle diyorlar.

Önce şirketin ayarladığı şöför'ün geleceğini söyleyip sivri sinek taxicileri bertaraf ettim. Sonra menejerimin gönderdiği numaradan şöförü aradım. Diyaloğu aktarıyorum.

Şöför: Alo
Ben: Selam Adel(ismi). Beni havalimanından alıcağınız söylendi.
Şöför: Hayır haberim yok. (İnkarla başlar)
Ben: Menejerini arıyım istiyorsan.
Şöför:
Haaa tamam tamam hatırladım tamam Türkiyeden de mi? (Yan çizer)
Ben: Evet. Nerde bekliyosun nereye geleyim.
Şöför: Baaşa, iskenderiyeye bir işe gitmiştim lastiğim patladı yoldayım. (Normalde ya iskenderiyedeyim dönemedim derler ya da lastiğim patladı. Bu ikisi en klasik yalanlarıdır. Mesela daha önceki şöförüm 1 ayda 10 kere lastiği patlattı :D. Yazık adama... :D:D... ama bu iki klasik yalanı aynı cümlede kullanarak oscar'a daha ilk dakikada aday oldu.)
Ben:
Hee tamam ben beklerim seni.
Şöför: Hayır ya Baaşa.. benim gelmem 3, 4 saati bulur.
Ben: İyi anladım gelmiceksin.. Yarın 8:30 da otelde ol madem.
Şöför: Çok özür dilerim Baaşa , çok çok çok özür dilerim (ingilizcesini yazıyorum.. ay em viri viri viri seari ser " i am very very very sorry sir" ama aksanları anlaşılmıycak derecede bozuk :D)
Ben: Tamam tamam yarın gecikme.

Ne yapalım şöför kolpa çıkınca ben de sivrisinek taksicilere doğru dönüyorum. Ama konuşmayı duydukları için hepsinde "Şimdi Kucağa oturdun" bakışı var. Ama ben yermiyim. Gidip açık eksiltme başlatıyorum. Yani beni çevremdeki bu aç kurtlarla bırakacağına diri diri göse daha iyiydi :D:D:D



Ben: Burdan zamalek adasında kaça götürürsünüz?
Şöför1:130
Ben:Oha
Şöför2:110
Ben:Yok artık
Şöför3:90
Şöför4:
Sen kaç verirsin?
Ben:30
Hepsi Birden:Oha
Ben:Valla taksimetre o kadar yazıyor.
Hepsi Birden:Ama bak tarifede bu kadar yazıyor. (Tarife falan yalan. ha... yok öyle bir şey :D)
Ben:İyi 40 veririm.
Şöför5: 85

Bu şekilde al aşağı ver yukarı 70 e adı Abdüsselam olan bi şöförle anlaşıyorum. Daha aşağı ölseler inmiyorlar.

Taşımacılık yapmaları illegal olduğu için hava alanının dışına kadar yürüyoruz. Yani aslında taksi falan deiller ama bile bile lades diyosun işte napalım...Araba önümüzde beliriyor. 70 model beyaz bir mersedes. Ama beyaz olduğunu daha önce mısır tecrübesi olmayan biri anlamaz. Çünkü hava kirliliği ve pislikten dolayı açık renk her şey kahverengi gözüküyor.

Otele doğru yola çıkıyoruz. İğrenç çakma Gucci gözlüklarini takıyor, hayvan gibi hızlı sürüyor ve ne yazık ki gelişini görmeme ramen engelleyemediğim bir muhabbet başlıyor. Aynen aktarıyorum :

Abdüsselam: Bana para ver.
Ben:Verdim ya 70'i
Abdüsselam:1 dolar daha ver.
Ben: Yok olum para mara.
Abdüsselam:1 dolar da mı yok?
Ben:Yok
Abdüsselam:1 Paund (0.2 cent e düştü) ver.
Ben: Yok olm 70 e anlaştık o kadar. (Ben de artislik yapıyorum ama dağ başında bıraksa beni sıçtım... bi yandan da strateji üretiyorum kafamdan.)
Abdüsselam: İyi sigara ver.
Ben: İyi al.. (Bi tane çıkarıp verdim. Hemen yaktı öyle bir içişi var ki zevkten ölcek şerefsiz :D off türk sigarası güzelmiş.. dedi -bu arada sigara winston light- :D)
Abdüsselam:Pakedi ver.
Ben: İyi al.
Bi paket te ecnebi sigara kaptı ya değmeyin keyfine :D
Abdüsselam:Türkiyede ne iş yapıyosun? Şöför müsün sen de? (Bu kanıya nerden vardı anlamadım)
Ben: Yok mühendisim.
Abdüsselam:Maşallah. Ben rahat vize alabilirmiyim Türkiyeye?
Ben: Alırsın hatta senin gibi adamı cumhurbaşkanı özel davet eder.
Abdüsselam:Yok ya... Peki bi şöför türkiyede ne kadar kazanır?
Ben: Ayda 3000 dolar. (dedim ki içi gitsin şerefsizin :D)
Abdüsselam: Hadi ya.. o zaman ben hemen vize alayım. Yani direk gitcem isticem vercekler ölemi?
Ben:
Tabi canım... özellikle senin gibi bir adam türkiyeye gelsin diye belki uçak biletini bile verirler. Neticede türkiye islam aleminden nitelikli çalışanlar arıyor. Sen de iyi bi şöförsün türkiye seni havada kapar :D..
Abdüsselam:O zaman bana numaranı ver
Ben:Neden?
Abdüsselam:Bu iyiliğini unutamam o yüzden Türkiyeye gelince 1 ay senin şöförün olcam.
Ben: İyi çok teşekkür ederim. Sen çok iyisin Abdüsselam (Ve ismi lazım deil hiç sevmediim hıyar gibi birinin numarasını yazdım bakalım başına neler gelcek :D).

Bu sırada otele geldik. Ben valizleri alıp içeri girdim o da artık nereye gittiyse... Umarım aldığı gazla konsolosluğa gitmemiştir D:..

Etrafıma bakıyorum yeniden 30 katlı gecekondular... Sözümona dediklerine göre kahirenin en lüks semtiymiş burası. Aslında öyle ama işte baya baya pert biyer. Piramidler ülkenin reklam kısmı asıl kısımın öyle mistik öğeler tarihi eser falan hiç alakası yok PERT BİR YER.


Devam edecek.....

3 yorum:

  1. Şunu okuduktan sonra Mısır'a gidecek olan varsa bile giderse onun ağzına tüküreyim.
    Manyak mısın lan domalmaya gideceksin...
    Resimlerden midir, anlattıklarından mıdır zaten artık orası bana eski türk filmleri gibi geliyor. Renksiz sevimsiz tatsız tutsuz bir yer.

    YanıtlaSil
  2. puuhahaa..
    uzun bi süre önce bende gitmiştim.. iki deve bi inek vereyim diyerek evlenme teklif eden angut adam, önüme koyduğu tabağı ben tam yiyecekken çekip espiri yaptığını sanan gerzek garson ve fotoğrafını çektiğim için benden para isteyen kalaşnikovlu korkunç polis anılarım canlandı..
    1 numaralı problem ise yemek! umarım o konuda şanslı olursun...

    YanıtlaSil
  3. Aynen dediin gibi elemanlar da var... Çok salak bi yer burası.... Ama ben yemek sorununu çözdüm 2 ay kaldığım için bi kaç güzel yemek yapan restorant buldum... bi de evde kalıyorum ben mutfak falan var bu kez evde yemek yapmaya çalışıcam bakalım ne derece başarılı olucam :D:D

    Bu arada polis araba parkettirerek bahşiş alıyor burda. Gördüğüm en komik polisler zaten.. Kalaşnikofların içi boş değilse ben de ne olayım vermezler bunlara gerçek silah kesin birbirlerini vururlar çünkü :D:D:D

    YanıtlaSil