29 Haziran 2010 Salı

NICOLA TESLA


Son dönemlerde sardığım ve bence dünyanın gelmiş geçmiş en büyük mucidi olan Tesla'dan bahsetmek istedim.. Hayat hikayesini her isteyen internetten rahatlıkla okuabilir. Ben o kadar detaya girmek istemiyorum ama yaptıklarına ve düşüncelerine hayran olmamak elde değil... Bu tarz işlerle pek ilgilenmeyenler de Teslayı "Prestij" filminden hatırlarlar. İnsanları inanılmaz etkilemek isteyen bir sihirbaz(Hugh Jackmen) Tesladan bir teleport aleti satın alıyordu :)

Peki ben neden bu kadar hayranım... Bir yaptıklarına göz atalım.

1) Daha 10 yaşındaken çok basit bir hava sıkıştırma mekanizmasıyla uçan bir alet yapmıştır.
2) Hayvanseverdir. Güvercin hastasıdır ve Hayvanların insanlardan daha iyi canlılar olduğunu düşünmektedir(Ben de...)
3) Alternatif akımı keşfetmiştir ve bu sayede günlük vazgeçilmez elektronik eşyalarımızı kullanabilmekteyiz.
3) Cebe sığacak büyüklükte bir osilatör ile New York ta deprem yaratmıştır. Ve istese dünyayı ortadan ikiye bölebileceğini söylemektedir.
4) Niyagara şelalesinden elektrik üreterek modern barajların temelini atmıştır.
5) Genelde markoninin ismi geçse de Radyo yu ilk Tesla bulmuştur.
6) Daha 1890 larda bir hücum botu 200 metre uzaktan telsiz le hareket ettirmiştir.
7) Yapay yıldırımlar yaratmıştır.
8) Telsiz olarak enerji naklederek 11 Km uzaklıktaki bir tarla dolusu ampulü yakmıştır. Ve telsiz elektrik naklinin bütün dünya çapında rahatlıkla yapılacağını idda etmiş ve ispatlamıştır.
9) Elektriğin tedavi edici yönünü keşfetmiştir.( Kendisi hiç doktora gitmez, ne zaman hasta olsa elektrikle tedavi ourdu.)10) Atom ve atom altı parçacıklarını keşfetmiş ve bunları kozmik ışıklar olarak adlandırmıştır. Çalışmaları daha sonra nükleer bilime ışık tutmuştur.
11) Şu an JSF tipi dikine kalkan uçakların motorlarında kullanılan türbinleri 100 sene önce ve 100 kat verimle icat etmiş faka dönemin malzeme teknolojisi dayanıklı metaller üretemediği için insanlığa bunun önemini anlatamamıştır.
12) Geliştirdiği bir alıcı sayesinde dünya dışı varlıklarla haberleştiğini iddia etmiştir. Aldığı sinyalleri doğal olarak ingilizceye çeviremediği için dönemin aptal bilim camiası alay etmiştir.
13) Geliştirdiği hiç bir yakıt kullanmayan araçla testler yapmıştır. Asistanı ne ile çalıştığını sorduğunda "İnsanlığın varlığına minnettar olması gereken bir enerji" ile çalıştığını söylemiştir (Bu kısmına inanıyor ve çok etkileniyorum)
14) Bilimsel kuralları ve normları iplememiştir. Bu konuda kendisini ağır destekliyorum ve şu anda insanların yaptığı bir yanlışlığı işaretlemek istiyorum. Bu güne kadar bulunan her şey ama her şey eksiktir. Birilerinin bulduğu ya da buduğunu sandğı temel bir olgu üzerinde çalışmamalıyız. Eski olan her şeyi sallamalı ve sadece soba başında kestane yerken yaad etmeliyiz :)
15) Kendisi haricindeki bilim camiasının yapılamaz dediği neredeyse her şeyi yapmıştır.
16) Öldüğünde çalışmaları bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Ve odasında ne işe yaradığı hala anlaşılamayan garip kutular bulunmuştur.

Neyse.. Umarım dünya günün birinde böyle insanları zamanında anlar ve sonunda insanlık beklenen gelişmeyi gösterebilir.


Bana göre de Teslanın dünyanın fantastik bi yönü olduğunu anlayan nadir insanlardan biridir. Ben de açıkçası dünyada, evrende ya da ne varsa işte her şeyin şu anki gibi bir yapboz bilimden ibaret olmadığını düşünüyorum. Bence onlar birleşip bunları bunlar da birleşip şunları oluşturuyor tarzı açıklamalar çoktan çöpteki yerini bulmalıdır.

Sonuç: Tesla büyünün gerçek olduğuna beni inandıran insandır.

28 Haziran 2010 Pazartesi

Full Metal

İlk başladığımda biraz soğuk davranmıştım. İlk Full metal serisinin hayranı olduğum için yenisinin çizimlerini benimseyememiştim. Ama zaman geçtikçe daha da sevmeye başladım. En sonunda da vazgeçilmezim oldu... Ayriyetten, sağ kolumda 8 cm çapında bi transmutation circle dövmesi mevcut... Full metal hiç vazgeçemiyeceğim bi şey oldu benim için...

Az önce izlediğim son bölümü de tek kelimeyle mükemmeldi...

Al geri döndüğünde çevredekilerin sevgi dolu bakışlarını nasıl yapmışlar ya hayran oldum... Ed in tanrıyla atışmasına bayıldım... cidden çok sağlamdı... Full metaldeki Mistik hava zaten başından beri beni mahvediyo... Aslında biraz Naruto ve ya Onepiece izlerken karakterlerin başına gelenlerle sevinmem ve üzülmeme benziyo... Burda da simyanın felsefesine inanıyorum arkadaş.. All is one, One is all...


Hohenheim ın da karısının mezarı başında ölüşü çok süper düşünülmüş bir final... Beni daha fazla etkileyemezdi açıkçası. Normalde bölüm hakkında yazı yazmamaya çalışıyorum ama türk bloglarında Full metal e gereken önem verilmediğini görerek bir yazı yazmak istedim.

Ne diyim Bu full metalin ne kadar ovası ne kadar animesi ..neyi çıkarsa çıksın sonuna kadar takip edeceğime adn içiyorum :)

26 Haziran 2010 Cumartesi

Monkey D. Luffy


Yazının ismine bakarak One piece yorumu sanılabilir ama Monkey D. Luffy aynı zamanda benim oğlum :)) Luffy ve chopper arasında kalmıştım ama isi annesim kardeşim rukiciim oldu :)) Alabildiğine gevşek, alabildiğine datlı ve alabildiğine delikanlı (Bu kısmını gelecek için yazdım şu an pamuk şeker kıvamında...)

Sevdiim bir arkadaşımın şımarık kardeşinin kedi kedi diye tutturması sonucu alınmış ve bakılamıyınca da bana gelmiştir kendileri... bir nevi tanrı misafiri :) Hele şu kasvetli zamanlarımda tek neşemdir zat-ı şahaneleri... Ahh ahh babası benim ama ne yazık ki şöyle kedi sever bir hatun yok ki haatımda analık yapsın :)... (lafı gelmişken bu pet shop denilen yavvvvvvvvşakları da topa tutmak istiyorum... daha yavrucak kendini temizlemeyi bile öğrenemeden ayırmışlar anasından besbelli... çok süt emmediği için de biraz zayıf... kendi hayatımdan dem vurmuştum ama hakkaten de keşke 1 ay daha annesiyle kalabilsedi... neyse pet shop zevatlarını mikilecekler listeme zaten yıllar önce ekledim...)

Evde bir Luxorumuz büyümüştü ama hayat evresinin büyük bir kısmında ben arap ellerindeydim.... bu defa ama Luffy ile yatıp Luffy ile kalkıyorum...:) Laf açılmışken Luxor da hayyyvan gibi olmuş... rukinin yokluunda beslemeye gittiimde tanıyamadım... eve panter girmiş sandım :) Bu arada Luxorcuumun da isim babası benim hehe...

Monkey D. Luffy

And then there was silence....



Sonunda Hinatam Narutoma aşkını açıkladı... Gerçi yıllardır bizim velet bunu anlamadıı için kulağını çekesim yok değil ama yine de bir duygu selidir aldı götürdü beni... Bir şeyler yazmadan önce küçük rukiye ve suspicious ninja girl ün yazdıklarını okudum ve başka söze hacet görmüyorum... And then there was silence...





http://suspiciousninjagirl.blogspot.com
http://karizmatikbirisimdenyoksunblog.blogspot.com/

23 Haziran 2010 Çarşamba

Soi Fon Bankai


6 yıllık animede herkesin merak ettiği... bir kere bile gösterilmeyen Soi Fon un bankaisini sonunda görme şerefine nail olduk :) Bleach Bankailerde şaşırtmaya devam ediyor. Cidden hiç beklemediğim bir şey çıktı :)

Gerçi ne olacağını tam anlamadım bi dahaki bölümde görücez ama baya baya güçlü bir şey çıkmışa benziyor.

Ne diyeyim. Darısı Ukitake, Shunsui ve asıl Yamamoto kaptanların başına.

Not: Sanırım yakın zamanlarda Ichimaru ve Aizen'inkileri de görücez :) Tousenin Bankaiyi Kenpachi ince kıyıp cacık yapmıştı zaten :) Hiç sevemedim elemanı aynı can-kan grubundaki elemana benziyo zaten. Ellerine sağlık Zaraki baba.



22 Haziran 2010 Salı

Eden Of the East

Ne zamandır hep karşıma çıkar. Ama kah resminden kah açıklamasından böyle aşk animesi sanıp hep sakınmıştım. Ama Efsane Full Metal'i "İki kardeş evlerini yakıp yolculuğa çıkarlar" şeklinde tanıtan hıyar gibi sitelere güvenmemem gerektiğini bilmeliydim. Biraz da benim işbilmezliim :)

Neyse, Eden of the east kısa bir anime 11 bölüm. Henüz bitirmedim ama gayet sağlam olduğu izlenimini uyandırdı bende. Biraz Bourne'u andırmıyor değil ama Bourne tarzı efsanevi bir hikayeden etkilenmiş de ne olmuş yani miirim :) Gayet de iyi olmuş 11 bölüm çıtır çıtır izlenir. Şahsen ben ofiste izliyorum hahahahaha :)

21 Haziran 2010 Pazartesi

Yrrk Gibi Durum Tanımlaması

1) Insanın içi sıkılır. Resmen bir devin ellerinin arasında sıkışmış gibi hisseder.
2) Kaç sigara içerse içsin rahatlatlayamaz.
3) İşteki öğle molasında bile bira çakar.
4) Aklına hep eskiden yaptıı hatalar gelir.
5) Bazı şeyleri istese de aklından çıkaramaz. Tekrar tekrar rüyasında görüp bok gibi uyanır.
6) Yaptığı herşeyi sorgular.
7) Hiç bir şeyden eskisi gibi zevk alamaz.
8) Yaşantısı (neden bilinmez) gittikçe daha da kötü olmaya başlar.
9) Sonunda yrrk'a dönüşeceğinden korkar.
10) Her şeye kızar, tepkilidir, ama kimseyi kırmak istemez, hep içine atar ve nihai olarak patlar.

18 Haziran 2010 Cuma

SOULFORGED


Almanyanın bağrından çıkıp dünyaya mal olmuş Blind Guardian grubunun efsanevi şarkılarından birisidir Soulforged. Dragonlance in efsanevi karakteri diyarlarda yürümüş en büyük büyü üstadı Raistlin Majere'e ithaf edilmiştir. Benim tanışmam da garip bir şekilde ikisiyle beraber aynı anda oldu.

O sıralar Güz alacakaranlığı ejderhaları ile başlayan Dragonlance maceramda yavaş yavaş Raistlin hayranlığı baş göstermişti. Kara cüppeyi seçtiğinde zaten hayranlığım tavan yapmıştı. Kitaplar birbiri ardına biterken, sıra Soulforge(Ruh Döveni diye çevirmiş ler türkçeye) isimli Raistlin ve Caramon kardeşlerin hayatını anlatan yan seriye gelmişti. O gün de kadıköyden Blind Guardian'ın A Night at the Opera adlı albumünü almıştım. Eve gelip dinlediğimde Soulforged isimli şarkıyı gördüm. Ulan o mudur acaba falan derken sözleri bir okursun... "Kum saati gözler" kısmını görüp orgazm oldum zaten. O gün bu gündür Soulforged şarkısı her türlü playlistimde bulunur.


Not: Sanırsam bir sonraki dövmem bu olacak :) Kenshin'in kılıcı ve Soulforged arasında sıra açısından kararsızım... Belki yine aynı anda iki yaparım :)) kim bilir....


LAKERS ŞAMPİYON.


Jordan tarzı göze hoş gelen akıcı ve efektif basketbolun belkide son temsilcisi olan Kobe Bryant nedeni ile 2000 den beri bir Lakers sempatizanıyım. Şampiyon oldukları için de şu sıralar 4 köşeyim.

"Odunsu" olarak niteleyebileceğim LB James tarzı ayı basketbolu modası umarım çabucak biter yoksa Jordan ve Dr. J' in kemikleri daha ölmeden sızlıyacak.

17 Haziran 2010 Perşembe

Fairy Tail'e Hasta olmamın 10 Nedeni....


1) Müziklerinin tek kelimeyle inanılmaz oluşu.
2) Karakter ve mekan çeşitliliğinin fazla ve çok sayıda hikayesi oluşu.
3) Natsu'nun ulaşım fobisi :)
4) Gray'in nudist bir manyak oluşu.
5) Yoruichi den sonra 2. Favorim Kadınım Erza... (Erzaaaaaaaaaaaaa kadınım ol!!!!!!!)
6) Master Makarov.
7) Dövüş ve Büyü sahnelerinin çok etkileyici oluşu.(Sanırım Büyü fetişistiyim :))
8) Mystogan'ın karizması.
9) Lucy'nin iç çamaşırının görünme ihtimali.
10) Bu seriden koolarımdan birine en az 1 dövme çıkacağını bilmek :)

16 Haziran 2010 Çarşamba

Bon Clay!!

Bölümler hakkında yazı yazmak çok zevkli olsa gerek ama bu konuda blog tutan arkadaşlarım var.. hatta biri de kardeşim :) Bu durumda ben de kafama göre takılıcam.
Sahip olduğu g.t ün başka kimsede olmaması nedeni ile ilk yazımın Bon Clay Sama (One Piece) hakkında olmasına hürmetler ile karar verdim :)

İzlemeyen arkadaşlar olabileceğini düşünerekten animede olayın gelişiminden bahsetmicem... meraklısı zaten bulur... beni ilgilendiren bundan sonra ne olacak?? Şu sıralar Nakamaların başına gelenler hakkında filler tadında bölüler olduğu için henüz Bon Chan'a ne olduğunu bilmiyoruz.

Olabilecek en kötü senaro Bon Chan'ın ölmesi...
Animede genel olarak kimse ölmediğinden bu ihtimal biraz zor gözükse de, en kötü ama en olası senaryo gibi gözüküyor. Karşısında Devil Fruit gücü zehir olan, çok güçlü bir rakiple kaldı. (Ama o ne görkemli bir olaydı öyle... Gerçekten Bon chan'daki g.t kimsede yok. Sayesinde Luffy sağ salim devam ediyor.) Mucizeler yaratan IVA san ekolünden gelip, güçlü bir New Kama Kenpo ya sahip olsa da zehir ile teması halinde ölücek... Düşünmek bile istemiyorum... ama ölürse sanırım one piece hiç eskisi gibi olmaz...


Peki Biz One Piece Manyakları ne istiyoruz?

Tabi ki de Bon Chanın 10. Nakama olmasını istiyoruz :))) Oradan bir şekilde kurtulmasını ve 1000 sunny de yeni meecoralara atılmasını gönülden istiyoruz. Nico robin her ne kadar olgun bir hatun olsa da neticede anaç tabiatlı birinin bulunması :) fena olmaz. Ayrıca Franky ve ya Ussop la yaşanacak diyalogları diyalogları bi düşünün. Tabi bi de lagalugaya hiç gelemeyen Zoro var. Özellikle Zoroyla olacak muhabbetleri düşünerek şimdiden gülüyorum :))))

Sonuç: Şimdi Kurtlar vadisinde bir karakter öldüğünde cenaze töreni düzenleyenleri daha iyi anlıyorum. Bon Chan ölürse hatırasını yaşatmak adına Okama olacağımdan korkuyorum hahaahah :)

15 Haziran 2010 Salı

Prologue :)

Müstakbel okuyuculara selam, piyize devam :)

Hayatı boyunca bişeyler yazmak isteyip te bu kadar kolay olduğunu yeni keşfeden bir insan olarak kendimi biraz aptal hissetmememe imkan yok... Neyse başladık bakalım hayırlısı...